14 Mart 2011 Pazartesi

Unutulan İthaf

Sultan II. Abdülhamid zamanında 1885-1887 tarihleri arasında İstanbul'da görev yapan Amerika Birleşik Devletler Temsilcisi  Samuel S. Cox,  müşahadelerini kaleme alarak Diversions of a diplomat in Turkey adıyla 1893 senesinde neşretmiştir. Bu hatırat 2010 senesinde Türkçeye tercüme edilerek Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından neşredilmiştir. Neşredenleri tebrik ediyorum. Ancak kitabın baş kısmındaki ithaf sayfasının tercümeye eklenmemiş olması tercüme için bir eksikliktir. Daha garibi ise ithafın Osmanlıca halinin tercümede muhafaza edilmiş olmasıdır. Ancak bu Osmanlıca el yazısını bugün okuyabileceklerin sayısının epey az olduğu kanaatindeyim. Aşağıda ithaf sayfasının hem orjinal halini hem de Türkçe tercümesini okuyabilirsiniz. Şunu da eklemek istiyorum. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'na konuyla alakalı gönderdiğim e-postaya epey zaman geçmesine rağmen herhangi bir cevap gelmedi.

Orjinal metin...



DEDICATION
BY
PERMISSION

To His Majesty Abdul Hamid II.,
Emperor of the Ottomans, etc. , etc.

During nearly two years of sojourn at the capital of your empire I was not unobservant of its situation as a grand entrepot of commerce as well as of its scenic enchantments. During that time, and while near Your Majesty as the American Minister, it was my special gratification to receive conspicuous marks of your friendship for my country, and I may add, if it please you, for my wife and myself. These evidences of your regard have followed me home and into another sphere of public life. Since my return to America I have often pondered over my reminiscences in the Orient. Among all their delights, none are more alluring than the recollection of the relation which I sustained at your capital. 

I have observed the complex form of the government or governments of your empire, and admired the skill, vigilance and probity which you brought to bear in the reconciliation of all interests and the maintenance of your authority, not only as a civil ruler but as the head of the great Faith of the Orient. 

In the following pages I have endeavored to do credit to my observation by never omitting to be just to your efforts for the maintenance of peace, and yo;ir forbearance and moderation in promoting harmony between other governments and your own. 

I therefore have asked the privilege - so kindly accorded - of dedicating this volume to Your Majesty, as an evidence of the regard which I cherish, as well for your public virtues as for your private character. 

                                  I have the honor to be.
                                      With the highest respect,
                                                                     SAMUEL S. Cox.
New York City, September 30, 1887.

Tercüme metin....

İthaf

Müsaadeleriyle

Haşmetli II. Abdülhamid’e,
Osmanlılar ve diğerlerinin Hükümdarı

Devletinizin başşehrindeki yaklaşık iki sene ikametim müddetince, bu şehrin durumu, tabii güzellikleri yanında büyük bir ticaret merkezi olarak dikkatimden kaçmadı. Bu zaman zarfında ve Majestelerine yakın bir Amerikan Bakanı olarak, ülkeme karşı, şayet sizi memnun edecekse şunu da ekleyebilirim, eşim ve bana karşı, aşikar dostluk gösterilerinize mahzar olmak benim için çok özel bir lütuftu. Sizin alakanızın bu delilleri beni evime kadar takip etti ve sosyal hayatın bir diğer sahasına girmiştir. Amerika’ya dönüşümden bu yana, Doğu hatıralarım üzerinde sıklıkla iyice düşündüm. Tüm bu güzellikler arasında, hiçbiri başşehrinizde sürdürdüğüm ilişkilerin hatıralarından daha büyüleyici değildi. 

Devletinizin hükümeti veya hükümetlerinin kompleks formunu müşahede ettim. Otoritenizin devamı ve tüm menfaatlerin mutabakatını, sadece bir sivil yönetici değil aynı zamanda Doğu’nun büyük İnancı’nın başı olarak, sağlamadaki kabiliyet, dikkat ve doğruluğunuza hayran kaldım. 

Müteakip sayfalarda, barışın devamı için gösterdiğiniz çabalarınızı ve diğer hükümetlerle aranızdaki harmoniyi ilerletmedeki tolerans ve ölçülülüğünüzü ihmal etmeksizin, müşahedelerime sadık kalmaya gayret ettim.

Bu nedenle, bu kitabı, hem kalbimde yaşattığım saygının bir delili olarak hem de aleni erdemleriniz ve şahsi karakteriniz için, Majestelerine ithaf etmem için müsaadelerinizi istiyorum.


Şerefle,
En yüksek saygılarla,
SAMUEL S. Cox.

New York Şehri, 30 Eylül 1887.

9 Mart 2011 Çarşamba

"Kapitalizm ve Modernlik"

Jack Goody'nin daha önce Islam in Europe adlı kitabından iktibaslar eklemiştim. Şimdi Capitalism and Modernity: The Great Debate kitabından bir kaç yer aktaracağım [1] ({ } işaretleri arasındaki ifadeler tarafıma aittir):

Heilbroner, kapitalizmden söz ederken şöyle der: 'Emek-ücret ilişkisi, emeğe boyun eğdirme aracı olarak değil fakat emeği özgürleştirme aracı olarak ortaya çıkar, zira can alıcı önemde bir gelişme olan ücretli-işgücünün köleleştirilmiş veya serfleştirilmiş emeğin yerini alışı, çalışan kişilerin emeğin sermaye tarafından kullanılmasını reddetme hakkında dayalıdır [R.I. Heilbroner, "Art. Capitalism", The New Palgrave Dictionary of Economics, J. Eatwell vd. (ed.), Londra, 1987, s.349]'. Pye'nin yan yana dizilmiş kadınların radyo imalinde görev aldıkları Cambridge'teki fabrikayı (bugünkü Philips) bir Afrikalı şef ya da reis ile birlikte dolaşmamızdan bir başka yerde söz etmiştim.Fabrikanın bir duvarında işçilerin giriş-çıkışlarını tespit için kullanılan bir saat yer alıyordu. Kendisine eşlik etmekte olduğum reis şaşkın bir biçimde gözlerini bana çevirdi ve kendi diliyle 'Bunlar köle mi?' diye sordu. s. 2


Onsekizinci yüzyıl Avrupa'sı, kitapların sayısında ve okumada muazzam bir artışa tanıklık etti. Matbaanın icadından beri tedrici bir artış gerçekleştirmiş olan kitap ticareti, 1662 yılında kabul edilen Lisans Yasası'nın 1695 yılında lağv edilmesiyle büyük bir sıçrama gerçekleştirdi. Bu ilga ile Stationers' Şirketi'nin basım ve yayın üzerindeki yasal tekeli kaldırıldı ve yayıncılık, başkentte olduğu kadar taşra illerinde de gelişme kaydetmeye başladı. Kitap satıcıları çoğaldı; aynı şekilde, kütüphaneler, abonelik sistemiyle çalışan kütüphaneler ve kitap  kulüpleri de çoğaldı. Erkeklerde okur-yazarlık oranı 1506 yılı itibariyle yüzde 10 iken, 1714 yılında yüzde 45'e, yüzyılın ortasında ise yüzde 60'a çıktı. Aynı tarihler itibariyle kadın okur-yazarlık oranı ise, sırasıyla, yüzde 1, yüzde 25 ve yüzde 40 idi. Kitaplar, en azından Avrupa'da, daha önce hiç olmadığı kadar ulaşılabilir hal aldı. İleride göreceğimiz gibi Müslüman dünyada ve muhtemelen Çin'de daha çok sayıda olmak üzere kitap uzun süredir mevcuttu. s. 15


Çin, belli döküm tekniklerinin gelişimi veya el arabası gibi daha aletler itibariyle Avrupa'nın neredeyse bin yıl ilerisindeydi. Bununla birlikte, kağıt kullanımı, sekizinci yüzyıl ortaları ile onuncu yüzyıl ortaları arasından Semerkat'tan Endülüs'e yayıldı, Arap rakamlarının yayılması için ise, birkaç onyıllık süre yetti. s. 152


'Bürokratik gerensinimin Müslüman resmî görevlileri kağıdı benimsemeye sevk etmiş olması mümkündür; fakat, kağıdın İslam topraklarında ulaşılabilir durumda olması kitapların ve yazılı kültürün Avrupa'nın başka hiçbir yeriyle mukayese edilemeyecek ölçüde büyük bir yaygınlık kazanmasında da etkili oldu' [J.M. Bloom, Paper Before Print: The History and Impact of Paper in the Islamic World, New Haven, 2001, s. 91]. Kitap nüshaları, matbaa makinasına sahip olan Çindekinden bile çok daha fazla sayıda basılmaktaydı. Herbirine Kur'an'ın ve Kur'an'ın lisanının kutsiyeti atfedilen kitaplar, Kurtuba'dan Çin sınırlarına uzanan bir kültürün parçalarıydı; söz konusu dil, malların ve fikirlerin hızla yayılmasını sağlayan muazzam bir ortak pazarı temsil ediyordu. Kur'an'ın -'Kitap temelli bir kültür' olan - İslam'da yazıya olağan dışı bir saygınlık tanınması bu yayılmayı kolaylaştırdı. s. 153


Resmi tarihçi Reşideddin, kaleme aldığı dünya tarihinde (1301-1311) Çinlilerin baskı makinası hakkında kısa bir bilgiye yer ayırmıştır. İslam dininin matbaaya teveccühünün olmamasına (Tanrı'nın ve Peygamber'in isminin elle istinsah edilmesi gerekiyordu) {Yazarın bu sözünün gerçeği yansıtmadığı kanaatindeyim. Elle istinsah edilecek diye bir kaidenin dini metinlerde geçtiğine rastlamadım. Kaldı ki matbaaya teveccühün olmamasının nedenini yazar yukarıda iktibas edilen bölümlerde açıklamıştır. İslam medeniyetinde, kitap üretimi için ciddi bir sistem geliştirilmiştir. Kütüphanelerdeki mevcut kitap sayıları bu üretimin önemli bir delilidir. Bu sistem kitap ihtiyacına rahatlıkla cevap verebilmekteydi. Yoğun ilmî faaliyetlerin olduğu bir medeniyette kitap krizinin yaşanması durumunda, başka çözüm yollarının aranacağı aşikardır. Bunu Osmanlı Devleti'nde rahatlıkla müşahade edebiliriz. Matbaanın Osmanlı Devleti'nde müslümanlar arasında geç kullanılmaya başlanmasının sebebi mevcut kitap üretim sisteminin yeterliliğidir. Matbaa konusundaki spekülatif yazıların çokluğu konunun sağlıklı bir şekilde analizine mani olmaktadır} karşın, Mısır'da miladî 900 ila 1380 yılları arasına ait basılı birkaç malzeme bulunmuştur. s. 155



Referanslar

[1] Jack Goody, Capitalism and Modernity: The Great Debate (Kapitalizm ve Modernlik: Büyük Tartışma), trc.İhsan Durdu, İstanbul, 2008.