Fransa'nın önde gelen araştırma merkezi CNRS'da çalışan Tony Levy ile yapılan bir röportajda, İslam dünyasında üretilen ilmî eserlerin Latince'ye tercüme edilmesi mevzusunda şöyle demektedir [Latince'ye Çevrilen Bilimsel İslam Eserleri (VCD), Digital Kültür, İstanbul, 2002]:
12. yüzyıl aynı zamanda bilimsel ve felsefî dilin Arapça'dan Latince'ye geçiş dönemi olur. Arapça ve İslam kültürü Hristiyanlar arasında hiç beklenmediği oranda yayılmıştı. Avrupa dillerinde yazılmış neredeyse hiç bilimsel eser yoktu desek yanlış olmaz. Ancak bu durum 12. yüzyılda değişmeye başlar. Çeviri çalışmalarının iktidarlar tarafından da desteklenmesiyle Arapçanın yerini Latince almaya başlar. Bu ilk dönemde karşımıza iki yazar çıkar. Bunlardan biri Alman kökenli Herman Carinthia, diğeri Latin kökenli Chester'li Robert'dir. Bu iki yazar o dönemde önemli rol oynar. Herman ve Robert bir araya gelerek 11. yüzyılın ilk yarısında bir çok bilimsel eseri Arapça'dan Latince'ye çevirirler. Astronomiden tıbba, metafizikten felsefeye kadar bir çok eser çevrilir.
Biraz daha batıya gittiğimizde Barcelona'da bir tür Yahudi-Hristiyan ortaklığı ile karşılaşırız. Bu iş birliğinin amacı Arapça'nın Latince'ye uyumunu kolaylaştırmaktır. Burada çalışan yazarlardan birini hatırlamak gerekirse ilk aklıma gelen kişi Yahudi bir yazar olan Abraham Bar Hiyya. 11.yüzyılın sonu ile 12. yüzyılın başlarında Barcelona'da yaşamış olan bu yazar bir çok esere imza atar. Ancak en önemli eseri Kuzey Avrupa'da ve Pirene'nin yükseklerinde yaşayan ve Arapça bilmeyen Yahudilere Arapların geliştirdiği bilimleri aktaran bir yapıttır. O dönemdeki kitaplar çok ilginç kitaplardır. Zira birçoğunun ilk bölümünde şöyle şeyler yazar: "Kendimi İslam eserlerini okumaya adadım", "Kendimi İslam eserlerini çevirmeye adadım", "Kendimi İslam eserlerini uyarlamaya adadım". Bunlar o anda öylesine yazılmış basit cümleler görülebilir. Altı çizilmesi gereken bir şey varsa, o da 12. yüzyılda daha işin başında olunduğu ve Arapça'dan çevirilerin yoğun bir şekilde gündemde olduğudur.
1146 yılında Papa III. Eugenius Kudüs Krallığı'na yardım etmek için yeni bir haçlı seferi başlatır. Bu kez savaşa Fransa kralı 7. Louis ve Alman kralı 3. Konrad da katılır. Ancak kutsal topraklarda yaşanan bu savaş Endülüs'de devam eden çeviri çalışmalarını asla yavaşlatmaz. Tam tersine Avrupalılar, Arapların keşfettiklerini yeniden keşfetmeye hız verirler.
11. yüzyılda Latince çevirmenlerinin en tanınmışlarından biri de Gerard de Cremon'dur. İsminden de anlaşılacağı gibi İtalya'nın Cremona kentinden gelmiştir ve Toledo'da Arapça'dan bir çok hatırı sayılır metni Latince'ye çevirmiştir. Yaklaşık 10 yıl Toledo'da kalmış ve 11. yüzyılın sonlarına doğru yaklaşık 60 eseri Arapça'dan Latince'ye çevirmiştir. Herşeyi çevirdiğini söyleyemeyiz. Ama o dönemde bu sayıda eser çevirmiş olmak büyük bir şey ve kesinlikle isminin kaybolup gitmesini hak etmiyor. Zira kendisinden sonra bir çok öğrenci yetiştirmiş bir isim olarak önemli bir köşe taşıdır. Onunla birlikte tıp, felsefe, filolojik eserler, kısaca herşey çevrilmiştir. Bu açıdan 12. yüzyıl, İslam bilimlerinin Avrupa'ya geçişinde önemli bir dönem olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder