15 Haziran 2008 Pazar

Ebu Hureyre

Ramazan Balcı'nın "Ebu Hureyre : Hayatı ve Şahsiyeti" eserinden yapılan iktibaslar:

Suffa İslamiyet'in en önemli medresesidir. Resulullah aleyhisselamın tayin ettiği hocalar eliyle Ashab-ı Suffa'ya Kur'an öğretilirdi. Bunlardan yetişenler, Müslüman olan kabilelere Kur'an öğretmeleri için gönderilirdi. Mütevazı, fakat çok feyizli olan bu sofada zaman zaman sayıları dört-beş yüze ulaşan Kur'anla ve gerektiğinde gaza ile meşgul olan bir irfan ordusu bulunuyordu. İçlerinden evlenenler kadro haricine çıkar, fakat yeni gelenlerle takviye edilirdi. Burası tam manasıyla parasız yatılı eğitim veren bir üniversite idi. Talebeleri ne ticaretle ne de ziraatle iştigal etmezdi. Geçimleri Hz. Peygamber ile sahabenin zenginleri tarafından temin edilir.

Resul-i Ekrem Ashab-ı Suffe'nin geçimi ve eğitim-öğretimiyle pek yakından alakadar olurdu. Bir kerre Hz. Fatıma el değirmeniyle buğday çekmekten usandığından şikayet ederek bir hizmetçi istediğinde, Resul-i Ekrem: "Kızım, sen ne söylüyorsun? Henüz Ehl-i Suffa'nin geçimini yoluna koyamadım." buyurmuştu.

Resul-i Ekrem'in Ashabı arasında, fıkıhta birinci tabakada uzman olan Abdullah bin Mesud, Ubey bin Ka'b, Muaz bin Cebel, Ebu'dDerda gibi büyük sahabileri Ehl-i Suffe'ye müderris tayin buyurmuştu. Bundan Resul-i Ekremin hiçbir vaazları, hiçbir hitabeleri yoktur ki, bunun okunması sırasında Ashab-ı Suffe orada hazır bulunmasın, dinleyip ezberleyerek diğer ashaba nakletmesin. Bu suretle İslam ahkamının hıfz ve naklinde Ehl-i Suffe'nin pek müstesna katkıları görülmüştür. Bir çok rivayet zincirinin birinci halkasını, Ehl-i Suffe'den güzide bir cemaatin teşkil ettiğini görürüz. [Kamil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, VII, s.46]

Ebu Hureyre Medine'ye geldiğinde bu ilim ocağına talebeliğe kabul edildi. Resulullah Ebu Hureyre'yi medresenin sınıf başkanı tayin etti.

Hz. Peygamber ile geçirdiği üç yıllık zaman zarfında, Ebu Hureyre Hz. Peygamberi adeta gölgesi gibi takip etmiştir. İslam'ın fert, toplum ve devlet bazında Hz. Peygamber tarafından uygulanışına şahit olmuştur.

İbn Ömer: "Ey Ebu Hureyre, içimizde Resulullah'ı hiç terketmeyen sen oldun, O'nun hadisini en çok bilen de sen oldun." demişti. [Tirmizi, nr. 3836]

Ebu Hureyre, Resulullah'tan nadiren ayrıldığı durumlarda Sehl bin Sa'd es-Saîd'i kendisi için hadis dinlemek üzere huzura gönderirdi. Ebu Bekir Muhammed bin İshak der ki: "Ebu Hureyre'de ilme karşı bir istek vardı. Bu yüzden kendisi herhangi bir sebeple Resulullah'ın yanında bulunamayacağı zaman, hadis dinlemesi için Sehl'i Resulullah'ın yanına gönderirdi". [el-Müstedrek, III, 587]

Ebu Hureyre, Medine'de her zaman saygın bir kişiliğe sahip oldu. Akik'teki evi bir islam akademisi görevi gördüğü gibi, Mescid-i Nebî de onun derslerine devam ettiği bir Kuran ve Hadis akademisiydi.

Kendi emsali sahabeler arasında seçkin bir yeri olan Ebu Hureyre'nin şahsiyetine ve rivayet ettiği hadislere güvenin bir göstergesi, ondan hadis rivayet eden tabiin sayısının 800'ü geçmiş olmasıdır. Bunlardan ayrı olarak, 30'a yakın sahabe de ondan hadis rivayetinde bulunmuştur. Bunlardan biri Türkiye'de Eyüp Sultan adıyla meşhur Ebu Eyyüb el-Ensari'dir. Eyyüb Sultan'ın hadis rivayetindeki hassasiyetini gösteren bir olayı daha önce zikretmiştik.

Amr bin Hazm anlatıyor: "Mescidde Ebu Hureyre'nin de bulunduğu bir cemaatle oturuyordum. Orada Resulullah'ın ashabından on kadar yaşlı sahabi vardı. Ebu Hureyre onlara Hz. Peygamber'den hadis rivayet etmeye başladı. Rivayet edilen hadisi cemaatin bir kısmı biliyor, diğer bir kısmı bilmiyordu. Hadisi aralarında müzakere ediyorlar, bilenler bilmeyenlere hatırlatıyordu. Sonra Ebu Hureyre başka bir hadis rivayet ediyor yine müzakere ediyorlar, yine bilenler bilmeyenlere hatırlatıyordu. Böylece devam edip durdular." Amr der ki: "O gün Resulullah'ın eshabı içersinde hıfzı en kuvvetli olan insanın Ebu Hureyre olduğunu anladım." [Buharî, Tarihu'l-Kebir, I, 187]

Ebu Hureyre'nin hadis rivayeti konusunda, sahabenin büyüklerinden daha ileride olması, tabiin dönemi gençlerinin dikkatini çekmiştir. Ebu Ya'la der ki: "Biz Talha bin Ubeydullah'ın yanında idik. Ona denildi ki: 'Ey Ebu Talha! Söyler misin bu Yemenli Resulullah'ı sizden daha mı iyi biliyor? Yoksa o Resulullah'ın söylemediklerini mi söylüyor?'
Talha dedi ki: 'Vallahi onun bizim işitmediklerimizi işittiğinden ve bizim bilmediklerimizi bildiğinden şüphe etmiyoruz. Bizler ev ve çoluk-çocuk sahibi kimselerdik. Resulullah'a günün iki tarafında uğrar, sonra evlerimize dönerdik. Ebu Hureyre miskin biriydi, malı ve çoluk-çocuğu yoktu. Muhakkak onun eli Resulullah ile beraberdi. Her yerde Resulullah ile beraber dolaşırdı. Bu sebeple onun bizlerin işitmediği hadisleri işitmiş olmasında şüphe etmiyoruz.' " [Tirmizi, nr. 3837; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, VIII, 109] Talha ayrıca "Muhakkak biz de onun işittiklerini işittik ; ne var ki biz unuttuk o ezberledi." demiştir. [İbn Hacer Askalanî, Fethü'l-Bari, VIII, 77]

Abdullah bin Ömer, vefatına kadar Medine'de yaşamıştır. Vefatı Ebu Hureyre'den daha sonradır. İbn Ömer'e soruldu: "Ebu Hureyre'nin rivayetlerine bir diyeceğin var mı?" İbn Ömer:"Hayır" dedi, "Lakin o cüretli, biz korkuyoruz." İbn Ömer'in bu sözü üzerine Ebu Hureyre'nin "Ben ezberledim, onlar unuttu ise benim suçum ne?" dediği rivayet edilir. [el-Müstedrek, III, 510]

Abdullah bin Ömer Ebu Hureyre hakkında şöyle der: "Ey Ebu Hureyre! Aramızda Hz. Peygamber'den hiç ayrılmayan sen olduğun gibi O'nun hadisini en iyi bilen de sen oldun." [Tirmizi, Sünen, II, 224; Zehebî, Siyer, II, 435; İbn Sa'd, Tabakât, II, 118; İbn Hacer Askalanî, Fethü'l-Bari, I, 225]

Resulullah meşhur sahabi Ebu Said el-Hudri'den gelen bir rivayette "Ebu Hureyre ilmin kabıdır." [el-Müstedrek'de tahriç edilmiştir.] diyerek onu senaların en güzeli ile sena etmiştir.

Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadis-i şerifler bidat fırkalarının görüşlerini çürüttüğünden onu karalamaya ve rivayetlerini değersiz hale getirmeye çalışılmıştır. Ebu Hureyre aleyhine sayılabilecek ilk iddialar Şii kelamcıları Ebu Cafer el-İskafi ile Fazl bin Sazan'a dayanır. Mutezile mezhebine mensup Nazzam da bir takım iddialarda bulunmuştur. Çağdaş yazarlardan Mahmud Ebu Reyye Şia kaynakları başta olmak üzere, Ebu Hureyre hakkındaki rivayetleri çarpıtarak eserinde toplamış, takipçilerine malzeme sağlanmıştır. Ayrıca müsteşrikler de bu kuyuya taş atmışlardır.

Yapılan tenkitlere gerekli cevaplar bir çok eserde verilmiştir. Bunlardan Türkçeye çevrilmiş olan Mustafa Sıbai'nin İslam Hukukunda Sünnet eseri, buraya kadar zikr edilen bilgilerin iktibas edildiği Ramazan Balcı'nın Ebu Hureyre eseri, Osman Güner'in Ebu Hureyre'ye Yönelik Eleştiriler eseri ve ismini burada zikretmediğimiz nice eserler şüpheye yer bırakmayacak şekilde meseleyi izah etmişlerdir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder