1781 ile 1786 yılları arasında İstanbul'da bulunan İtalyan rahib Giambattista Toderini (1728-1799), 1787 senesinde Osmanlı literatürü hakkında 3 ciltlik Letteratura turchesca isimli eserini neşretti. Bu eser 1789 senesinde Fransızca’ya De la littérature des Turcs ismiyle ve 1790 senesinde Almanca’ya Litteratur der Türken ismiyle tercüme edilmiştir. Eserin ilk cildinde Osmanlıların uğraştıkları bilim ve sanatları, II. cildinde medreseler ve kütüphaneleri, III. cildinde ise 1727-1787 yılları arasında İstanbul'da basılan kitapları işlemiştir (Bülent Aksoy, "Rahip Toderini ve Eseri Üstüne", Tarih ve Toplum, sayı 45, 1987, sayfa 42-44).
Ancak eserin tamamı, bildiğim kadarıyla, henüz Türkçe’ye tercüme edilmemiştir. [Fransızca tercümesi, 2012 senesinde Türkçeye tercüme edilerek neşredilmiştir.] Eserin III. cildinin matbaacılık ile ilgili kısmı İbrahim Müteferrika Matbaası ve Türk Matbaacılığı başlığıyla neşredilmiştir. Ayrıca I. cildinde geçen musiki bahsi de Tarih ve Toplum dergisinde (cild 8, sayı 45, 1987) yayınlanmıştır.
Cevat İzgi'nin Osmanlı Medreselerinde İlm isimli iki cildlik hacimli eserinde Osmanlı ilim hayatına dair detaylı bilgiler bulunmaktadır. İlk cildi riyazi ilimlere tahsis edilen eserin ikinci cildi tabiî ilimlere ayrılmıştır. Osmanlı ilim adamları ve eserleri bu eserde tanıtılmaya çalışılmıştır.
Osmanlı tarihinin sadece savaşlarla öğretildiği günümüzde, Osmanlı medeniyetinin alt yapısını oluşturan sosyal ve ilmi hayatın önemi maalesef yeterince vurgulanmıyor. Acaba bu medeniyetin ilmi hayatının ne kadarı araştırıldı? Belki onda biri bile değil. Bu onda birlik veriyle bile İslam medeniyetinin insanlığa bir çok sahada ışık tuttuğunu bugün ilim adamları söyleyemektedir. Bilim tarihçisi İhsan Fazlıoğlu ile yapılan bir söyleşide "İslam ve Osmanlı Medeniyeti bir yazma kültürüdür. Zaten biz basma kültürü mantığıyla yazma kültürüne baktığımız için bir sürü problem neşet ediyor. Bakınız, dünyada altı milyon Arapça yazma var; dört milyon da Türkçe, Farsça ve diğer müslüman halkların mahalli dilleriyle yazılmış yazma varsayılırsa yekun onmilyona baliğ olur. Bu mikdarın daha bir milyonu belki çalışıldı. Gerisini varın hesap edin." demektedir.
Cevat İzgi eserinin birinci cildinin 200 ve 201. sayfalarında Toderini'nin eserinden yaptığı alıntıları aktarıyorum:
Toderini, İstanbul'daki Türkler'in aritmetik ilminde pek derinleştiklerini, bu ilmi, Arapça kaynaklar üzerinde çocukluklarından itibaren mekteblerde öğrenmeye başladıklarını, daha sonra iyi hocaların nezareti altında ve Türkçe-Arapça mükemmel hisâb kitapları vasıtası ile öğrenmeğe devam ettiklerini, en iyi Avrupa matematikçilerini şaşırtacak derecede bilgili olduklarını, 20 milyon kuruş tutarındaki bir hisâbı, çabucak yaptıklarını, usullerinin basit ve pek kısa olduğunu, birkaç dakikalık vakit zarfında dört köşe kağıt üzerinde kendilerinin dört sayfada iki saat boyunca yapamayacakları bir muhâsebeyi başardıklarını, bunu kendisine hisâb işinde çok ileri bilgi sahibi Avrupalıların söylediklerini belirttikten sonra kendi muhasebe usullerinin, konuyu kısa ve ilmi bir şekilde ele alan Arapça ya da Türkçe bir kitabın tercümesinden çok şey kazanacağını ifade etmektedir.
Toderini, eserinin cebir ile ilgili kısmında da, zamanında bazı genç Türkler'in Avrupa kitapları üzerinde cebirle uğraştıklarını, İstanbul'dan ayrılmadan önce içlerinden bir tanesi ile görüştüğünü, bu kişinin çok iyi italyanca konuştuğunu ve bir Avrupalı kadar cebire vakıf olduğunu, bu teminatı iki ehliyetli Fransız mühendis olan Mösyö Monnier ve Saint-Louis şövalyesi Mösyö De la Fitte de Clave'nin verdiklerini kaydetmektedir.
Toderini eserinde XVIII. Yüzyıl Osmanlı medreselerindeki geometri eğitimi hakkında şu bilgileri vermektedir:
Bazı Türk müderrisler en lüzumlu hendese meseleleri içeren K. el-Usûl ile yetinmekte, akademilerde Scerchiu ve Kalitteosis’in, Kadı-zâde er-Rûmî’nin eserleri kullanılmakta, Eşkâlü’t-Te’sîs üzerinde yapılan şerhlerle iktifa etmektedirler. Diğerleri daha fazla hendeseye girmekte ve bu hususta Arşimed’in, Theodosius’un, Menelaos’un, Apollonius’un ve diğer birçok Yunan ulemasının Arapça’ya tercümelerinden yardım aramakta ve bu mevzularda yazılmış olan birçok Arap müellifinden istifade etmektedir… Türkler astronomi ilmine çok ilgi duyduklarından geometriyi astronomi ilmine lüzumlu olduğu nispette incelemektedirler. Ayrıca denizcilikte, takvim yapımında, güneş saatleri yapımında, coğrafya haritaları çiziminde buna ihtiyaç duymaktadırlar… Yeni Deniz Akademisi öğrencileri kendilerini geometriye vermekte; bunda da büyük bir başarı göstermektedirler. İyi geometrici olmadan iyi bir astronom olmak mümkün değildir…
Ancak eserin tamamı, bildiğim kadarıyla, henüz Türkçe’ye tercüme edilmemiştir. [Fransızca tercümesi, 2012 senesinde Türkçeye tercüme edilerek neşredilmiştir.] Eserin III. cildinin matbaacılık ile ilgili kısmı İbrahim Müteferrika Matbaası ve Türk Matbaacılığı başlığıyla neşredilmiştir. Ayrıca I. cildinde geçen musiki bahsi de Tarih ve Toplum dergisinde (cild 8, sayı 45, 1987) yayınlanmıştır.
Cevat İzgi'nin Osmanlı Medreselerinde İlm isimli iki cildlik hacimli eserinde Osmanlı ilim hayatına dair detaylı bilgiler bulunmaktadır. İlk cildi riyazi ilimlere tahsis edilen eserin ikinci cildi tabiî ilimlere ayrılmıştır. Osmanlı ilim adamları ve eserleri bu eserde tanıtılmaya çalışılmıştır.
Osmanlı tarihinin sadece savaşlarla öğretildiği günümüzde, Osmanlı medeniyetinin alt yapısını oluşturan sosyal ve ilmi hayatın önemi maalesef yeterince vurgulanmıyor. Acaba bu medeniyetin ilmi hayatının ne kadarı araştırıldı? Belki onda biri bile değil. Bu onda birlik veriyle bile İslam medeniyetinin insanlığa bir çok sahada ışık tuttuğunu bugün ilim adamları söyleyemektedir. Bilim tarihçisi İhsan Fazlıoğlu ile yapılan bir söyleşide "İslam ve Osmanlı Medeniyeti bir yazma kültürüdür. Zaten biz basma kültürü mantığıyla yazma kültürüne baktığımız için bir sürü problem neşet ediyor. Bakınız, dünyada altı milyon Arapça yazma var; dört milyon da Türkçe, Farsça ve diğer müslüman halkların mahalli dilleriyle yazılmış yazma varsayılırsa yekun onmilyona baliğ olur. Bu mikdarın daha bir milyonu belki çalışıldı. Gerisini varın hesap edin." demektedir.
Cevat İzgi eserinin birinci cildinin 200 ve 201. sayfalarında Toderini'nin eserinden yaptığı alıntıları aktarıyorum:
Toderini, İstanbul'daki Türkler'in aritmetik ilminde pek derinleştiklerini, bu ilmi, Arapça kaynaklar üzerinde çocukluklarından itibaren mekteblerde öğrenmeye başladıklarını, daha sonra iyi hocaların nezareti altında ve Türkçe-Arapça mükemmel hisâb kitapları vasıtası ile öğrenmeğe devam ettiklerini, en iyi Avrupa matematikçilerini şaşırtacak derecede bilgili olduklarını, 20 milyon kuruş tutarındaki bir hisâbı, çabucak yaptıklarını, usullerinin basit ve pek kısa olduğunu, birkaç dakikalık vakit zarfında dört köşe kağıt üzerinde kendilerinin dört sayfada iki saat boyunca yapamayacakları bir muhâsebeyi başardıklarını, bunu kendisine hisâb işinde çok ileri bilgi sahibi Avrupalıların söylediklerini belirttikten sonra kendi muhasebe usullerinin, konuyu kısa ve ilmi bir şekilde ele alan Arapça ya da Türkçe bir kitabın tercümesinden çok şey kazanacağını ifade etmektedir.
Toderini, eserinin cebir ile ilgili kısmında da, zamanında bazı genç Türkler'in Avrupa kitapları üzerinde cebirle uğraştıklarını, İstanbul'dan ayrılmadan önce içlerinden bir tanesi ile görüştüğünü, bu kişinin çok iyi italyanca konuştuğunu ve bir Avrupalı kadar cebire vakıf olduğunu, bu teminatı iki ehliyetli Fransız mühendis olan Mösyö Monnier ve Saint-Louis şövalyesi Mösyö De la Fitte de Clave'nin verdiklerini kaydetmektedir.
Toderini eserinde XVIII. Yüzyıl Osmanlı medreselerindeki geometri eğitimi hakkında şu bilgileri vermektedir:
Bazı Türk müderrisler en lüzumlu hendese meseleleri içeren K. el-Usûl ile yetinmekte, akademilerde Scerchiu ve Kalitteosis’in, Kadı-zâde er-Rûmî’nin eserleri kullanılmakta, Eşkâlü’t-Te’sîs üzerinde yapılan şerhlerle iktifa etmektedirler. Diğerleri daha fazla hendeseye girmekte ve bu hususta Arşimed’in, Theodosius’un, Menelaos’un, Apollonius’un ve diğer birçok Yunan ulemasının Arapça’ya tercümelerinden yardım aramakta ve bu mevzularda yazılmış olan birçok Arap müellifinden istifade etmektedir… Türkler astronomi ilmine çok ilgi duyduklarından geometriyi astronomi ilmine lüzumlu olduğu nispette incelemektedirler. Ayrıca denizcilikte, takvim yapımında, güneş saatleri yapımında, coğrafya haritaları çiziminde buna ihtiyaç duymaktadırlar… Yeni Deniz Akademisi öğrencileri kendilerini geometriye vermekte; bunda da büyük bir başarı göstermektedirler. İyi geometrici olmadan iyi bir astronom olmak mümkün değildir…
blogunuz paylaşım kalitesi bakımından harikulade. tebrik ederim. paylaşımlarınızın daimi olması dileğiyle..
YanıtlaSil