Takiyüddin'in kabiliyetini farkeden ulemadan Hoca Sadeddin Efendi'nin - daha sonra şeyhülislam olacaktır - teşviki ve Sultan III. Murad'ın emriyle kendisine bir rasadhane yapması için maddi ve lojistik destek sağlanmıştır. Her ne kadar bazı günümüz tarihçileri tarafından, rasadhanenin esas olarak astrolojik gayeler için kurulduğu iddia edilse de, buna dair bir delil mevcut değildir. Bilakis, aksine delil mevcuttur. Alâüddin Mansur'un Farsça manzum kitabı Şehinşâhnâme, rasadhanenin kuruluşu, işleyişi ve orada kullanılan aletlere dair tafsilatlı bir çok malumat vermektedir [1]. Bu manzum eserde verilen malumatın bu kadar tafsilatlı olması, müellifin orada çalışmış biri olduğunu hatıra getirmektedir.
Rasadhanenin kuruluşuna dair Padişah ile Takiyüddin arasında geçen bir konuşmada, Padişah Takiyüddin'e rasad işlerinin nasıl gittiğini sorar ve şu cevabı alır: "Ey ulu Sultan, Uluğ Bey Zîc'inde pek çok şüpheli yerler vardı. Artık rasadlar yardımıyla zîc tashih edilmiş bulunuyor" [2]. Görüldüğü üzere, rasadhanenin kuruluş gayesi, Uluğ Bey'in hazırladığı Zîc'in (astronomik tablolar) düzeltilmesidir.
Buraya kadar herşey normalken ne oldu da 21 Ocak 1580 tarihinde rasadhane gözden çıkarıldı? İşin kolayına kaçanlar, Atâî'nin (1583-1635) Taşköprüzâde'nin meşhur eş-Şekâiku’n-Numâniyye adlı esere yaptığı zeyle müracaat etmektedirler. Bu zeyl, 1558-1634 senelerini ihtiva etmektedir. Burada, rasadhanenin, Şeyhülislam Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi'ye nisbet edilen bir mektub üzerine yıkıldığı iddia edilmektedir. Ancak Atâî'nin doğumu rasathanenin yıkılışından sonradır ve Zeyl'de rasadhanenin inşaatının başlama ve bitiş tarihleri hatalıdır. Ayrıca, Takiyüddin'in rasad işlerini tamamlayamadığı ifade edilmektedir ki diğer kaynaklar bunun aksini ifade etmektedir [4]. Tüm bunlar, Atâî'nin bu meselede yazdıklarını dikkatle ele almamızı gerektirmektedir. Ayrıca devrin Şeyhülislam'ı akli ve nakli ilimlerde mahir bir âlimdir. Felsefe, hendese ve heyet üzerine meselelerin de ele alındığı Şerhu'l-Mevâkıf üzerine bir hâşiyesi vardır. Bu haşiye, yazma olarak mevcuttur. Ayrıca, Hanefi mezhebi fıkıh âlimleri içinde mümtaz bir yeri olan Kemalüddin ibnü'l-Hümam Hidâye şerhini tamamlayamadan vefat etdiğinden, bu şerhi Kitâbü'l-Vekâle'den itibaren Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi tamamlamış ve adını da Netâicü'l-Efkâr fî Keşfi'r-Rumûz ve'l-Esrâr koymuştur [5]. Şimdi, en meşhur Hidâye şerhi olan Fethu'l-Kadîr, bu tekmile ile beraber neşredilmektedir. Böyle bir âlimin, iddia edilen komik mektubu kaleme aldığını düşünmek pek gerçekçi gözükmüyor.
Neşredilen arşiv vesikalarına göre rasadhanenin hem istihdam hem de malzeme talebleri maliyetli olsa bile yerine getirilmiştir. Hatta malzemenin bir kısmı Mısır'dan getirtilmiştir. Bu vesikaların sonuncusu 15 Cemaziyelâhır 987 (9 Ağustos 1579) tarihlidir. Bu vesikaya göre, rasadhanenin yıkılışından 5,5 ay evvel, rasadhanede çalışanlardan birinin vefatı üzerine yerine başka birinin tayini yapılmıştır [6].
Alâüddin Mansur'un manzum eserine tekrar dönersek, yıkılış sebebine dair bir ipucuyla karşılaşırız. Yukarıda Takiyüddin'den aktarılan ifadelerin devamında, o şöyle demektedir [7]: "Düşman ise pek kederli, can evinden kıvrım kıvrım kıvranıyor. Artık rasadın sona erdirilmesi emrini ver; kötü düşünceli ve kıskanç kimselere nisbet olsun". Sonrasında Padişah'ın çavuşbaşını çağırttığı ve yıkma emrini verdiği yazılıdır.
Çoğu kâşif gibi anlaşılan Takiyüddin de geçimsiz bir kişidir. Künhü'l-Ahbâr'da Takiyüddin'in geçimsizliğine dair bir hadise anlatılmaktadır [8]. Hem Şehinşâhnâme'deki Takiyüddin'in sözleri hem de Künhü'l-Ahbâr'daki hadise dikkate alınırsa, Takiyüddin devlet ricali ve Hoca Sadeddin gibi ulema tarafından desteklense bile kendisine karşı menfi düşünceli insanlar mevcuttu. Buna rasadhanenin kurulmasından sonra yaşanan veba salgını ve kuyruklu yıldız görülmesi gibi bazı hadiseler eklenince işler rasadhane aleyhine gelişmiştir. Bunu farkeden Takiyüddin, rasad işinin bitmesinden sonra, Padişah'dan rasadhanenin yıkılmasını talep etmiştir.
Sultan III. Murad tarafından Takiyüddin'e verilen zeamet beratına bakılırsa, rasadların tamamlandığı ve takvimlerin bu rasadlar sayesinde düzeltildiği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Sultan, bu işin kendi zamanında yapılmasından gurur duymaktadır [9]. Takiyüddin devlet desteğiyle elde ettiği bu ciddi gelir kaynağı ile çalışmalarını sürdürmüştür. 1585'de 59 yaşında vefat etmiştir.
Referans ve Notlar
[1] Kitap ihtiva ettiği malumat yanında, içindeki estetik minyatürlerden dolayı, bir sanat eseri olarak da ele alınmalıdır.
[2] Aydın Sayılı, “Alâuddin Mansur'un İstanbul Rasathanesi Hakkındaki Şiirleri”, Belleten, 20, 1956, s. 459. Makalenin pdf haline buradan ulaşılabilir.
[3] Pulun üzerinde Arap astronomlar yazmasına rağmen, rasadhane çalışanları arasında Türk ve Yahudiler de vardı. http://sio.midco.net/danstopicalstamps/arabic.htm
[4] Atâullah Nevizâde Atâî, Zeyl-i Şakâik, İstanbul: Tabhane-i Âmire, 1269, cild 1, s. 286-287. Kitaba buradan ulaşılabilir. Bu sayfaların transliterasyonu için bkz. Cahit Şenel, “Nevizade Ataî'nin Hadaikü'l-hakaik'inden Takiyüddin'in biyografisi”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, Cilt 10, Sayı 2, 2009, s. 130-133. Bu makaleye buradan ulaşılabilir.
[5] Abdülkadir Atansu, Osmanlı Şeyhülislamları, Ankara, 1972, p. 37-38.
[6] İsmet Miroğlu, “İstanbul Rasathanesine ait Belgeler”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Enstitüsü Dergisi, 3, İstanbul, 1973, s. 75-82.
[7] Aydın Sayılı, a.g.m., s. 468.
[8] Gelibolulu Mustafa Âli Efendi, Gelibolulu Mustafa Âli ve Künhü'l-ahbâr'ında II. Selim, III. Murat ve III. Mehmet devirleri, Haz. Faris Çerçi, Erciyes Üniversitesi yayınları, Kayseri, 2000, cild III, s. 424.
[9] Johannes Heinrich Mordtmann, “Das Observatorium des Taqi ed-din zu Pera”, Der Islam, 13, 1923, s. 82-96. Makale Cem Pulathaneli tarafından tercüme edilmiştir. Tercüme için bkz. “Takiyüddin'in Pera'daki Gözlemevi”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, X/2, 2009, s. 115-129. Her nekadar neşredilen beratda tarih ifade edilmemişse de, kullanılan ifadeler rasadın tamamlanmış olduğuna delalet etmektedir. Makalenin pdf haline buradan ulaşılabilir.
Rasadhanenin kuruluşuna dair Padişah ile Takiyüddin arasında geçen bir konuşmada, Padişah Takiyüddin'e rasad işlerinin nasıl gittiğini sorar ve şu cevabı alır: "Ey ulu Sultan, Uluğ Bey Zîc'inde pek çok şüpheli yerler vardı. Artık rasadlar yardımıyla zîc tashih edilmiş bulunuyor" [2]. Görüldüğü üzere, rasadhanenin kuruluş gayesi, Uluğ Bey'in hazırladığı Zîc'in (astronomik tablolar) düzeltilmesidir.
Şehinşâhnâme'deki rasadhane çalışanlarını tasvir eden resmi kullanan bir pul [3].
Buraya kadar herşey normalken ne oldu da 21 Ocak 1580 tarihinde rasadhane gözden çıkarıldı? İşin kolayına kaçanlar, Atâî'nin (1583-1635) Taşköprüzâde'nin meşhur eş-Şekâiku’n-Numâniyye adlı esere yaptığı zeyle müracaat etmektedirler. Bu zeyl, 1558-1634 senelerini ihtiva etmektedir. Burada, rasadhanenin, Şeyhülislam Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi'ye nisbet edilen bir mektub üzerine yıkıldığı iddia edilmektedir. Ancak Atâî'nin doğumu rasathanenin yıkılışından sonradır ve Zeyl'de rasadhanenin inşaatının başlama ve bitiş tarihleri hatalıdır. Ayrıca, Takiyüddin'in rasad işlerini tamamlayamadığı ifade edilmektedir ki diğer kaynaklar bunun aksini ifade etmektedir [4]. Tüm bunlar, Atâî'nin bu meselede yazdıklarını dikkatle ele almamızı gerektirmektedir. Ayrıca devrin Şeyhülislam'ı akli ve nakli ilimlerde mahir bir âlimdir. Felsefe, hendese ve heyet üzerine meselelerin de ele alındığı Şerhu'l-Mevâkıf üzerine bir hâşiyesi vardır. Bu haşiye, yazma olarak mevcuttur. Ayrıca, Hanefi mezhebi fıkıh âlimleri içinde mümtaz bir yeri olan Kemalüddin ibnü'l-Hümam Hidâye şerhini tamamlayamadan vefat etdiğinden, bu şerhi Kitâbü'l-Vekâle'den itibaren Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi tamamlamış ve adını da Netâicü'l-Efkâr fî Keşfi'r-Rumûz ve'l-Esrâr koymuştur [5]. Şimdi, en meşhur Hidâye şerhi olan Fethu'l-Kadîr, bu tekmile ile beraber neşredilmektedir. Böyle bir âlimin, iddia edilen komik mektubu kaleme aldığını düşünmek pek gerçekçi gözükmüyor.
Neşredilen arşiv vesikalarına göre rasadhanenin hem istihdam hem de malzeme talebleri maliyetli olsa bile yerine getirilmiştir. Hatta malzemenin bir kısmı Mısır'dan getirtilmiştir. Bu vesikaların sonuncusu 15 Cemaziyelâhır 987 (9 Ağustos 1579) tarihlidir. Bu vesikaya göre, rasadhanenin yıkılışından 5,5 ay evvel, rasadhanede çalışanlardan birinin vefatı üzerine yerine başka birinin tayini yapılmıştır [6].
Alâüddin Mansur'un manzum eserine tekrar dönersek, yıkılış sebebine dair bir ipucuyla karşılaşırız. Yukarıda Takiyüddin'den aktarılan ifadelerin devamında, o şöyle demektedir [7]: "Düşman ise pek kederli, can evinden kıvrım kıvrım kıvranıyor. Artık rasadın sona erdirilmesi emrini ver; kötü düşünceli ve kıskanç kimselere nisbet olsun". Sonrasında Padişah'ın çavuşbaşını çağırttığı ve yıkma emrini verdiği yazılıdır.
Çoğu kâşif gibi anlaşılan Takiyüddin de geçimsiz bir kişidir. Künhü'l-Ahbâr'da Takiyüddin'in geçimsizliğine dair bir hadise anlatılmaktadır [8]. Hem Şehinşâhnâme'deki Takiyüddin'in sözleri hem de Künhü'l-Ahbâr'daki hadise dikkate alınırsa, Takiyüddin devlet ricali ve Hoca Sadeddin gibi ulema tarafından desteklense bile kendisine karşı menfi düşünceli insanlar mevcuttu. Buna rasadhanenin kurulmasından sonra yaşanan veba salgını ve kuyruklu yıldız görülmesi gibi bazı hadiseler eklenince işler rasadhane aleyhine gelişmiştir. Bunu farkeden Takiyüddin, rasad işinin bitmesinden sonra, Padişah'dan rasadhanenin yıkılmasını talep etmiştir.
Sultan III. Murad tarafından Takiyüddin'e verilen zeamet beratına bakılırsa, rasadların tamamlandığı ve takvimlerin bu rasadlar sayesinde düzeltildiği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Sultan, bu işin kendi zamanında yapılmasından gurur duymaktadır [9]. Takiyüddin devlet desteğiyle elde ettiği bu ciddi gelir kaynağı ile çalışmalarını sürdürmüştür. 1585'de 59 yaşında vefat etmiştir.
Referans ve Notlar
[1] Kitap ihtiva ettiği malumat yanında, içindeki estetik minyatürlerden dolayı, bir sanat eseri olarak da ele alınmalıdır.
[2] Aydın Sayılı, “Alâuddin Mansur'un İstanbul Rasathanesi Hakkındaki Şiirleri”, Belleten, 20, 1956, s. 459. Makalenin pdf haline buradan ulaşılabilir.
[3] Pulun üzerinde Arap astronomlar yazmasına rağmen, rasadhane çalışanları arasında Türk ve Yahudiler de vardı. http://sio.midco.net/danstopicalstamps/arabic.htm
[4] Atâullah Nevizâde Atâî, Zeyl-i Şakâik, İstanbul: Tabhane-i Âmire, 1269, cild 1, s. 286-287. Kitaba buradan ulaşılabilir. Bu sayfaların transliterasyonu için bkz. Cahit Şenel, “Nevizade Ataî'nin Hadaikü'l-hakaik'inden Takiyüddin'in biyografisi”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, Cilt 10, Sayı 2, 2009, s. 130-133. Bu makaleye buradan ulaşılabilir.
[5] Abdülkadir Atansu, Osmanlı Şeyhülislamları, Ankara, 1972, p. 37-38.
[6] İsmet Miroğlu, “İstanbul Rasathanesine ait Belgeler”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Enstitüsü Dergisi, 3, İstanbul, 1973, s. 75-82.
[7] Aydın Sayılı, a.g.m., s. 468.
[8] Gelibolulu Mustafa Âli Efendi, Gelibolulu Mustafa Âli ve Künhü'l-ahbâr'ında II. Selim, III. Murat ve III. Mehmet devirleri, Haz. Faris Çerçi, Erciyes Üniversitesi yayınları, Kayseri, 2000, cild III, s. 424.
[9] Johannes Heinrich Mordtmann, “Das Observatorium des Taqi ed-din zu Pera”, Der Islam, 13, 1923, s. 82-96. Makale Cem Pulathaneli tarafından tercüme edilmiştir. Tercüme için bkz. “Takiyüddin'in Pera'daki Gözlemevi”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, X/2, 2009, s. 115-129. Her nekadar neşredilen beratda tarih ifade edilmemişse de, kullanılan ifadeler rasadın tamamlanmış olduğuna delalet etmektedir. Makalenin pdf haline buradan ulaşılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder