Bereketzâde İsmail Hakkı (1851-1918), şahit olduğu hâdiselere tepkisiz kalmayan Osmanlı son devir münevverlerindendir. İlme olan merakı, Dâru'l-Funûn mezunu Bereketzâde'yi, devrin meşhur âlimlerinden istifadeye sevketti. Tefsir, kelâm, fıkıh, edebiyat ve hâtırat sahalarında eserler kaleme aldı. Baş müdde'i-yi umumi (başsavcılık) vazifesinde bulundu.
Bu yazıda Necâib-i Kur'aniyye kitabı ele alınacaktır. Kitapta mevzu edindiği âyet-i kerîmelerin izahında, tefsir, fıkıh, kelâm, tasavvuf ve diğer ilimlere dair kitaplardan iktibaslar yapmaktadır. Bu, müellifin mahfuzatının genişliğine işaret etmesi cihetiyle manidardır.
Bereketzâde, Fransızca tahsil eden talebelerin ellerinde Hazret-i Peygamber'i ve Kuran-ı kerimi tahkir eden Fransızca bir risale görmesi üzerine bu eseri kaleme almıştır. Mukaddimenin âhirinde şunları yazmaktadır:
Bu misillü âsarı mutâla'a eden şebab-ı ümmete muhteviyat-ı kudsiye-i furkaniye hakkında bir âyine-i hakâike nemâ olmak üzere Kitabullah'dan, o efkâr ve kulûbda îkân ve itminan, itâat ve irtibât, başka bir te'sir ve hâlet, câzibedâr bir neşve ve halâvet hâsıl iden mu'cize-i bahre-i bâkiyeden bazı âyât-ı celîleyi teberrüken bir yerde cem' etdim ve her âyatın zîrine meal-i münifini şerh ve tefsir suretiyle nakl etdikten sonra makama münasib bazı tafsilat dahî ilave eyledim. Bu vech ile husûle gelen enmuzec Necâib-i Kur'aniyye tevsim kılındı. Bu mirat-ı mecelle içinde ümid ederim ki âdâb ve kavâid-i İslâmiyenin bir çok safâhatı temâşâ olunur. Din-i mubîn-i İslâm insanları hangi semte irşâd edermiş ta'yin eder. 27 Ramazan 1320 Bereketzâde İsmail Hakkı.
Mukâvelât muharrirliği (noterlik) hakkında kitapta geçen kısım [1]:
Âyet-i müdayene [Sûre-i Bakara, 282. âyet-i kerime] üzerine teferru' olunarak âlem-i İslamda pek mühim bir vazife ihdas olunmuşdur ki o da fî yevminâ hazâ mukâvelât muharrirliği denilen memuriyetdir. Vaktiyle memuriyet-i mezkureye hidmet ve bu hidmeti ifâ edene "adl" ve cem'inede "udûl" denir idi. Müfred ve cemi' olarak "küttâb-ı vesâik" dahi ıtlak olunur. Bu iki tesmiyenin ikisi de "ve'l-yektüb beyneküm kâtibün bi'l-adli" [aranızda adl ile muttasıf bir kâtib yazsın] kavl-i şerifinden ahz olunmuştur. Birinci tesmiyede adle, ikincisinde kâtibe nazar edilmiş.
Referanslar
[1] Bereketzâde İsmail Hakkı, Necâib-i Kur'aniyye, Tevsî-i Tıbâ'at Matbaası, 1331, s.87
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder